HDP basın sorumlusu Talat Üzümün konuşmasının ardından söz alan Prof.Dr.Kadri Yıldırım, kendisinin 6 yıl kadar medreselerde eğitim gördüğünü ve Türkiye’nin ilk Kürdoloğu olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Kadri Yıldırım, buzdolabına konulduğu belirtilen çözüm sürecinin doğru muhataplarla tekrar ele alınmasını isteyerek olmazsa olmaz iki konularının olduğunu söyledi. Bunlardan ilkinin ana dilde eğitim olduğunu ifade eden Prof.Dr.Yıldırım ikinci konunun ise başta Kürtler olmak üzere ülkemizde yaşayan halklara üniter devlet yapısı içerisinde statü tanınması olduğunu söyledi.
1 Kasım seçimlerine değinen Prof.Dr. Kadri Yıldırım, bu seçimlerde 1 Haziran seçimlerdeki sevinç ve heyecanın olmadığını belirtti. Bunda 7 haziran seçimlerinden sonra yaşanan olayların ve ölümlerin etkili olduğunu belirten Prof.Dr. Yıldırım, oy kayıplarına da değindi. Prof. Dr. Yıldırım “Bildiğiniz gibi, Şırnak ve Hakkari’ den sonra özellikle Kürtlerin yoğunlukta olduğu Kürdistan bölgesinde en az oy kaybı yaşadığımız il Siirt’tir. Bu bir yönüyle sevindiricidir, bir yönüyle sevindiricidir. Bir yönüyle üzücüdür. Sevindirici tarafı bu kaybın çok az oluşudur. Sevindirici tarafı kaybın çok az oluşudur. Cüzi bir şeyde olsa kayıp kayıptır. Bu oy kaybının az oluşunda milletvekili adayları ve parti çalışanlarının geceli gündüzlü olarak çalışma etken oldu. Siirtte yaşayan bütün kesimlere ulaşmaya çalıştık.İster Arap olsun ister medreseler olsun ister köylümüz olsun ister işçimiz olsun herkese ulaşmaya Çünkü derdimizi ifade ettik.Sorunlarını dinledik. 7 haziran seçimlerinde gördüğümüz moral ve coşku yoktu.1 kasım seçimlerinde yoktu. Niye yoktu? Çünkü Türkiye genelinde olduğu gibi Siirt özelinde de her gün parti çalışanları ve parti yöneticileri göz altına alındı ve tutuklandı. Göz altına alınan ve tutuklanan bu parti çalışanları ve yöneticileri kampanya süresince aktif görev çalışabilecek, işi organize etmede çok deneyimliydiler. Bunların yanında Ankara da bir katliam yaşandı. Yine biliyorsunuz bu katliamının mağdurlarından, şehitlerinden 18 kişi Siirtli hemşerilerimizdi. Bunların oluşturduğu moral bozukluğu bu seçim kampanyasına yansıdı. Bunların yanında birçok yerde olduğu gibi İŞKUR ve yeşil kart bir şantaj aracı olarak kullanıldı. Bu da yüzlerce insanı aç, sefil ekmeğe muhtaç insanı etkiledi. ”dedi.
Başkanlık ve anayasa konularına değinen Prof.Dr. Kadri Yıldırım, eş genel başkanları Selahattin Demirtaş’ın “seni başkan yaptırmacağız “ dediğini hatırlatarak, seçim kampanyasının bu söylem etrafında gerçekleştirildiğini söyledi. Bu söylemin halk arasında AK Parti ve HDP anlaşmışlar şeklinde dedikodusunun asılsız olduğunu böyle bir gizli anlaşmanın olmadığını ortaya çıkardığını söyledi. AK Partinin 2011 den beri yeni bir anayasa gerektiğini ancak çıkarmadığını belirten Prof. Dr Yıldırım demokratik bir anayasaya ihtiyaç olduğunu belirtti.
Prof Dr Kadri Yıldırımın ardından söz alan Milletvekili Besime Konca, ilk olarak yerel basını ziyaret ettiklerini belirterek, basının kendi haberlerine az yer verdiğini, Kanal 56 televizyonunda görüşlerini yansıttığını söyledi. Konca “1 kasımdan sonra mevcut iktidar toplumun normalleşmesine, bu toplumun doğallaşmasına yüzünün gülmesine izin vermedi.” Dedi.
Seçimlerden önce AK Partinin çalışmadığını, avukat sivil toplum kuruluşlarının da aralarında bulunduğu devlet organizasyonu bir şuranın AK Parti için çalıştığını ve şuranın HDP nin yıpratılması için çaba gösterdiğini söyledi.
Anayasanın gündemde olduğunu söyleyen Konca, seçimlerin Türkiye’ye istikrar getirdiği söylenmesine karşılık istikrar yerine AK Parti iktidarını getirdiğini söyledi.
MHP nin çoktan baraj altında kalan bir parti olduğunu ifade eden Konca, AKP nin Türkiye’yi bir 13 yıl daha yönetmek istediğini ve ABD modeli bir başkanlık sistemi istediğini belirtti.
Türkiye’nin AKP döneminde basının dördüncü kuvvetten ikinci kuvvete düştüğünü belirten Konca “Birinci kuvvet Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğandır, ikinci kuvvette basındır” dedi.
Toplantı basın mensuplarının sorularının cevaplandırılması ile sona erdi.
“SİLAHLARIN MEZARLIKTAN ÇIKADILDIĞI MANASINA GELMİYOR
” Yıldırım, bir gazetecinin Siirt Emniyet Müdürlüğü’nün gerçekleştirdiği operasyonda kentteki bir mezarlık ve bir cami içerisindeki türbede bulunan silah ve mühimmatlarla ilgili ilginç değerlendirmede bulundu. Bulunan mühimmatın mezarlıktan bulunduğunun ispatlanmadığını iddia eden Yıldırım, “Mühimmattan bahsediliyor, silahtan bahsediliyor. Somut bir şekilde şimdiye kadar mescitten, oradaki kabristandan, oradaki mezarlığın yanından, yakınından, uzağından, yani o sınırların içerisinde somut bir şeyin çıktığı ispatlanmamış. Şunu da çok iyi biliyoruz ki milletvekillerinin arabasına polis çok rahat bir şekilde silah koyabiliyor, çok rahat bir şekilde yasalara göre suç olan bir şeyi gerçekleştiriyor ve bunu o milletvekilinin boynuna atıyor. Ne malum ki kabristana da, oradaki mescide de, oradaki mekanlara da yine onlar tarafından götürülüp konulmayan bir şey vardır veya atılmayan bir şey vardır veya müsait bir zamanda kendileri tarafından gömülmemiş bir şey vardır. Eğer kameraların tespitine göre, canlı veya cansız, tespitine göre, ispatına göre o mühimmat bir kabristandan veya o kabristanda, cenazelerin dini vecibeleri için yapılmış olan mabetten çıkmışsa, bu ispatlanmışsa bu yarı bir şey. Bu ispatlanmışsa, zaten inkar edilecek bir tarafı yok. Bunu inkar etmenin bir manası da yok. Benim burada dikkat çekmek istediğim iki husus var. Bir tanesi, sadece ekranlarda gösterilmesi, o silahların oradan çıkarıldığı manasına gelmiyor. İkincisi, velev ki oradan çıkarıldı, yine o kabristanı bombalamak ve oradaki mabedi yıkmak cevazını onlara vermiyor. Yani sadece gösterilmesi yetmiyor” değerlendirmesinde bulundu.